15 Temmuz 2011 Cuma

Simyacı(Trabzonspor)

  Paulo Coelho'yu 8.sınıfta okutmuşlardı, Simyacı'nın-o zamanki düşünceme göre- o kadar sıkıcı bir kapağı vardı ki, açıpta okumak istemiyordum.O kitabı açtığımda ise 1.5 gün sürmüştü bitirmem.Bunu neden yazdığımı son paragraflarda anlamanız dileğiyle.

  En son yazımdan itibaren ne kadar zaman geçmiş?56 gün...''Demek ki 56 gün sürmüş atlatmam.''denilebilir mi? Kesinlikle.

  En son yazdığım yazıya baktım,şaşırdım.Yazdıklarımın birgün gerçekleşeceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağını asla...Adaletin tecellisini yaradan en hayırlı zamanda verir de biz farkedemeyiz.Verdi işte.Gündemi meşgul eden ana başlık bu:''Temiz Kramponlar''.

   Fenerbahçe SK Başkanı Aziz Yıldırımın tutuklanması hakkında fazla birşey yazmayacağım.Günlerdir yazılıyor zaten.Sadece şunu demeliyim ki; olması gereken oldu,sebep olduğu canların hesabını inşaallah ağır ağır ve acı içinde çeker.

   Paranoyak yaftasını yapıştırmıştı Türkiye, Trabzonspor Taraftarının üzerine,bundan dolayı Trabzonspor taraftarı paranoyak olmadığının ispatının haklı sevincini yaşarken,kendisiyle dalga geçenlere ''Koyun'' yaftası yapıştırmaktan zevk alıyor.İşte bir takım sadece sahada oynayarak çeteyi,şikeyi,şaibeyi,medyayı ve daha da önemlisi,bunların ağababası olan endüstriyel futbolu böyle yener.

  Peki bu galibiyetin ödülü,haklı zaferin ödülü nedir?''Ceza''...Devrim Arabaları'nı hatırlayalım,ne demişti usta mühendis, toy mühendise? ''Türkiye'de hiç bir başarı cezasız kalmaz evlat.''.Trabzonspor önümüzdeki günlerde bunun bedelini ödeyecek.

  Muhteşem bir yapılanma,ses kayıtları,fotoğraflar,ünlü isimler,medya ayakları...Bunun karşısında Şenol Güneş ve Karadeniz Uşakları. Fenerbahçe hakkında,Beşiktaş hakkında bu kadar net iddialar varken,medyada Trabzonspor hakkında hangi iddia var? ''Teşvik Teşebbüsünün İddiası.'' Bülent Arınç deyimiyle; ''Şeyini şey ettiğimin şeyi.''

  Medya günlerdir bu tuzağa Trabzonsporu çekmenin peşinde,teşebbüs iddiasıyla.2.dalgada gözaltına alınan Sadri Şener haberlerine baktığınızda,Aziz Yıldırımdan daha ağır bir muamele yapılıyor televizyonlarda, bir çete lideri için ''masumiyet teranesi'' okunurken,Hakkında delil olmayan bir başkan için ''Şikeci'' yaftası yapıştırılmaya çalışılıyor. Sonuç? Sadri Şener serbest.Bunun üzerine Aziz Yıldırım hastalanıyor, hemen masumiyet teranesi giriyor devreye. ''Böbreğindeki kötü huylu kist kansere neden olabilir.''.Peki Aziz Yıldırım'ın yaptıkları,haksızlıkları,yapıpta 'yapmadım' dediği pişkinliği,tehditleri,oda basmaları,yan hakemleri,MHK Başkanları,TFF Başkanları,ve hepsinin oluşturduğu adaletsiz düzenin gerçek anlamda kanser ettiği kişilere ne oldu? Bu zeki beyinler neredeydi? Eskişehir maçından sonra kalp krizinden ölen Trabzonsporlunun canı ne olacaktı?Bu sorular niye sorulmadı?

  Sadri Şener serbest kalırken,4 yönetici daha gözaltına alınıyor,medya yine heyecanlı,birşey çıkması için dua ediyor ki o da ne? Soruşturma boyunca emniyetten direkt serbest bırakılan isim yokken,4 Trabzonsporlu yönetici direkt serbest kalıyor.

  Nevzat Şakar'ı unutmadık...Gerek İstanbul medyasının asıl heyecanı,gerek Trabzonspor taraftarının asıl endişesi olan isimdi Nevzat Şakar bu soruşturmada. Hakkında teşvik teşebbüsü iddiası vardı,ve bu iddia medyada Fenerbahçe SK nın şike delilleri kadar önem taşıyordu.Bakın bu sadece bir iddia idi.Bu iddia aynı zamanda Trabzonspor taraftarının kalbine bir hançer gibi saplanıyordu ki, Trabzonspor taraftarı bu iddiayı bile hazmedemiyordu.Çünkü Trabzonspor taraftarının şerefi buna müsaade edecek kadar rahat değildi.Teşebbüs iddiası şunu gösteriyordu: Trabzonspor hakkındaki en ağır iddia teşebbüs.Yaptığı bir şike,verdiği bir para yok.Aldığı 82 puanda Tunga Liman ağabeyin ortaya çıkardığı gibi ORGANİK. Buna rağmen yediremiyordu Trabzonspor Taraftarı onuruna.

  Bu sabah hayırlı bir haber geldi,dualar kabul edildi belki.Nevzat Şakar hastaneden taburcu edildi.Ve bir gözaltı kararı çıkmadı.İfade için önümüzdeki günlerde gideceği öğrenildi.Trabzonspor,taraftarının da istediği şekilde aklanmıştı.Hiç bir bezi yoktu böyle kirli işlerde.Utandırmamıştı taraftarını,boynunu bükmemişti insanının.Geriye kalan neydi peki?Şampiyonluk... İşte burada bir sıkıntı vardı.Türkiye'de çeteleri sadece sahada oynanan oyunla yıkmanın bir cezası vardı,ve Trabzonspor bu bedeli ödeyecekti.Hakettiği şampiyonluğu, bazıları kızmasın diye alamayacaktı,tertemiz olmasına rağmen,şike yapmamış olmasına rağmen,sadece horonu dik oynamasına rağmen verilmeyecekti bu kupa.Çünkü bu işin bir cezası vardı.Ödeyecekti onu Trabzonspor.

  Emeğin;hukuksuzluğa,çetelere,paraya karşı mücadelesini emek kazanmıştı,tarih bunu da yazmıştı Şenol Hocam,ama  tarih Trabzonspor'a verilmeyecek olan kupanın akıbetini de yazacaktı.

  İddianame...İddianamede, bu işlere bulaşmadığı ispatlanan Trabzonspor,yine savcı tarafından büyük ihtimalle yer alacak.Yer alması,büyük ihtimal Trabzonspor'a hak ettiği cezayı getirecek TFF tarafından.Hani şu başkanı Fenerbahçe Başkanına ''Başkanım'' diyen TFF tarafından.80 şehrin  adaletsizliğini yenen o şehir,yine ışıkları erken kapatacaktı,haketmesine rağmen susacaktı yine.Çünkü bu ülkede Trabzonspor tertemiz şampiyon olursa, 25-30 milyon(!) insan ayaklanacaktı(!),askere gitmeyecekti(!). Bu ülkede 25-30 milyon(!)  hukuksuz insan olsa da,bu ülkenin kuzeydoğusunda yaşayan insanlar da vardı...

   Simyacı ile Trabzonspor'un benzerliği burdan geliyordu işte...Santiago'ya babası para verip demişti ya hani;''Git dünyanın dört bir yanını dolaş,en iyi şatonun bizim şatomuz,en iyi kadınların bizim kadınlarımız olduğunu öğrenene kadar'' diye...Trabzonspor'da böyleydi, O Türkiye'nin  her yanını kendi emeğiyle dolaştıkça, hem o,hem de gördüğü insanlar anlıyordu''En dürüstü Karadenizde,en iyisi Karadenizde'' diye düşünerek...

   Simyacı ile Trabzonspor benziyordu; ikiside rüyasında gördüğüne yürüyordu,pes etmeden,sabır ile,kendini keşfederek,kendi hatalarının üstesinden gelerek.İkisi de bu yolda kah gülüyor,kah dolandırılıyordu.İkisi de yüreğinin sesiyle yürüyordu,biri Mısır çöllerinde,diğeri Türkiye bataklığında.Batmadan ve yılmadan,tertemiz olarak.

  Simyacı ile Trabzonspor benzemiyordu aslında; çünkü Santiago'nun elinde,yaşlı adamın verdiği iki taş vardı, biri ''evet''i diğeri ''hayır''ı temsil ediyordu.Trabzonspor'un ise sadece bir şeyi vardı;Güneş'i...Hep doğru yolu gösteriyordu.

  Santiago ile Trabzonspor farklıydı çünkü,biri rüyalarında gördüğü hazinenin yanında uyanıyor,diğeri ise rüyalarında gördüğü hazinenin yanında uykuya dalıyordu...

 
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder