21 Mayıs 2011 Cumartesi

Dik Dur...Şampiyon...

Keklik gibi kanadımı süzmedim;
Murad alıp doya doya gezmedim
Bu kara yazıyı kendim yazmadım
Alnıma yazılmış bu kara yazı
Kader böyle imiş ağlarım bazı
Gülüm ey… sebebim ey...

Yarın; hakettiğin,emek sarfettiğin şampiyonluğun 4. kez senden çalınışına sevinecek Türkiye'nin 80 ili. Sen ise erkenden kapatacaksın ışıklarını güzel şehir. Dert etme, şimdiki uşakların hesabını soramasa da, bizler hesabını soracağız çalınan hakların. Elbet birgün çökecek bu statüko. Yayla zamanına kadar sabret.

15 Mayıs 2011 Pazar

İlişkiler vs Çelişkiler...

   Bloga Türk Futbolu üzerinden devam edeceğim,taa ki bu lig bitene kadar, benim de Türk Futbolu ve Türk Adaletiyle işim bitene kadar... Yani hepi topu 2 hafta var, geçer...

   Bursaspor-Beşiktaş maçında yaşanılanların açıklanabilir taraflarını dinledik hepimiz,açıklamalara ikna olan varsa buyursun gelsin dertleşelim.

  Problemi çözmek için analiz gerekir,analiz için verilenlerin iyi belirlenmesi,bu saptama içinde verilenler arasındaki ilişkiler iyi saptanması gerekir. Bunlar gerekir ki, verilenlerden istenilenlere, bize öğretilen bağıntılarla ulaşabilelim.Türk Futbolundaki adaleti çözecek kadar aklımız var, Birinci çoğulu kendi adıma değil hepimizin adına kullanıyorum.Herkes bu sorunu özecek hamleleri sunabilir,ama asıl önemli olan bu sorunun analizini yapabilmek.İş analize gelince ya susuyoruz,ya uyuyoruz,çünkü işimize gelmiyor değil mi? Ama gün geliyor canımız yanıyor, o zaman başlıyoruz adalet demeye.Problemin analizine başlayalım.Esas sorun,Türk Futbolunun başarısızlığı; o zaman bismillah.

  1) Türk Futbolu neden başarısız?
  Cevap:Türk Futbolunun başarısızlığı kişiden kişiye iki şekilde değişir.Dönemsel başarılarla tatmin olan kişiler Türk Futbolunun şu an sadece bunalımda olduğunu söyleyip geçerler, 70 milyon nüfuslu ülkenini zaten 10 senede bir başarı elde etmemesi anormaldir. Bu da, dönemsel başarısızlık,buhran gibi kelimeleri adından çok kullananlara atıf olsun.

  2) Türk Futbolunun Sürekli Başarılı Olmasını İsteyenler İçin,Türk Futbolu Neden Başarısız?

  Cevap:Sürekli başarı için,önce sürekliliğin ne olduğunu anlamalıyız.Süreklilik, zamana bağlı değişimler içermeyen, içerse bile bünyesinde ihmal edilebilecek kadar küçük değişimler içeren durumdur. Yani bir denge durumu olarak algılamamız hepimizin yararına olacaktır. İşte bu durum için önce, dengeyi iyi sağlamalıyız. Peki neden dengemiz iyi değil? Çünkü birden fazla sorun var,

 2-a)Altyapımız niye yeterli değil?
  Cevap: Bu sorunun cevabını benim vermem,tespitime zarar verir; bu işi ustalarına havale etmek en doğrusu,  ben b şıkkını irdelemek istiyorum

2-b)Türk Futbolunda ki dengesizliğin diğer nedenleri nedir?
  Cevap: Türk Futbolundaki dengesizlik,tamamen belirli bir grup tarafından yönetiliyor olmasından kaynaklanan birşey. Bu grup, kendi çıkarlarını Türk Futbolunun üzerinde tuttukça,Türk Futbolu dönemsel başarılarla tatmin olmak zorunda kalacaktır. Bu grup; çıkarları için  Türk Futbol mekanizmasında yararlı değişiklikler yapabilecek her türlü olaya karşı çıkmak zorundadır. Ve bu, Türk Futbolunun ilerlememesine,dolayısıyla gelişememesine sebep olur. Bu grup nedir? Kimlerdendir?Ne gibi güçleri vardır?Neleri kullanır?

2-b-1) Bu grup nedir?
Cevap: Bu grubun genel adına statüko diyebiliriz. Siyasete,sırf oy için oyuncak edilen bu kelimenin hakkını işte Türk Futbolundaki bu kesim verir. Birbirleri içerisinde güzel ilişkileri vardır, ilişkileri futbol çıkarlarını geçmiş; iş,aş,aşk ilişkilerine terfi etmiştir. Bu yüzdendir ki statükonun üyeleri birbirine sıkı sıkıya bağlanmıştır, ve bu grubu dağıtmak için harcayacağınız enerji fazla olacaktır.Bu grup dağılmadıkça Türk Futbolu milim ilerleyemez.Bu grubun dezavantajı da tam buradadır; statüko bir mekanizmadır,ve mekanizmanın kolları birbirlerine ne kadar sıkı bağlanırlarsa kullanım kolaylıkları azalır, gevreklikleri artar, kırılma dayanımından sonra, mekanizmanın belirli bir kısmı değil bütünü çöpe atılır. Yani bu grubu dağıtmak için harcayacağınız enerji ilk başta fazladır,fakat kırılma noktasından sonra kendi kendini bitirir.


2-b-2)Kimlerdendir?
 Cevap: Hacı oğlu Hüseyin gibi adamları göremezsiniz, belirli bir kesimdir. Bu kesimin her yerde bir parmağı,her parmağında on marifet vardır. Oyunları itinayla kurarlar, fakat oyunları sekteye uğradığı zaman,aklınıza gelmeyecek yakınlaşmaları görürsünüz. Bu yakınlaşmaları size gösteren basındır,ve unutlmamalıdır ki basın en etkili silahlarından sadece biridir.

2-b-3)Ne gibi güçleri vardır?
 Cevap: Türkiye'nin üst kesimi derler ya,işte bu grubun üyeleri değişse bile hepsi bu kesimin içerisindedir. TV lerde gördüğünüz kişiler sadece bir piyondur,asıl işler ofislerde halledilir. Bu kişiler; gazete sahibidirler, editörleri onlar belirler. Editörler ise yayına konulacak yazıları belirler.Bu yazılar statüko yararına her türlü iftirayı bir gerçekmiş gibi sunabilir,her türlü yalanı doğru diye bağırarak inandırabilir. Bu gazetenin yazarları, patronlar tarafından çok sevilir, çünkü patronları  o yazarları meydana çıkarır,kimisine '' futbolun tarafsız yüzü'', kimisine ''futbolun melekesi'' vb isimler takar. Bu kalemlerin görevi ise, statükonun oyunu su yüzüne çıkana kadar tarafsız olmak,herkesin takdirini toplamak,tam su yüzüne çıkacakken ise, topladığı beğenileri kullanarak patronlarına asıl hizmeti yapmaktır,onlar sayesinde statüko hep haklı gözükür.

    Gazete sahibi olmak yetmez,kanal sahibidirler ayrıca,işleri sarpa sarınca  destekledikleri kulübün başkanını çıkarırlar,çok samimi açıklamalar yapar başkan(!). Halk bir kez daha kandırılmak istenir,itinayla kandırılır.

   Bu kişilerden bazıları aynı zamanda futbol otoristesidir. Kendi çıkarları için Türk Futbolunun kazanacağı yetenekleri görmezden gelirler,kendi takımlarının oyuncularını öve öve bitiremezler. Bu oyuncular Türkiye'de yıldız, Avrupa'da ise yardımcı uydu olur. Gerçek yeteneklerin önünde ki tek şans, statükonun takımına geçmektir.Eğer burada kendisini gösterirse ancak yıldız ünvanını alabilir. Ancak bu takımlarda oynarsa futbolcu olur. Yoksa her gün farklı bir transfer haberi hakkında çıkarılır;taraftarıyla,yönetimiyle,kimi zaman menajeriyle arasında güvensizlik oluşturulur ve oyuncu yalnız bırakılır. Yani yıldızlar,bu ülkede itinayla kaydırılır. O yüzdendir ki 70 milyon Türk vatandaşının yaşadığı ülkede, bir tane dünya kulübüne giden oyuncu yoktur, ama gurbetteki Türkler 3. nesillerinde  iki elin parmağını geçecek sayıda Türk'ü dünya futboluna sunmuşlardır.

   Bu güçler, hiç bir zaman Anadolu Takımlarının gelişmesini istemez,çünkü anadolu geliştikçe büyür. Büyüdükçe güçlenir. Güçlendikçe,binbir destekle ayakta tuttukları statükosporlar yıkılır,onlar yıkılınca Türk Futbolunda statüko kalmaz. Statüko bunu istemez, bu yüzdendir ki bütün dünyada her şehrin takımı eşit şansa sahipken,Türkiye'de sadece bir ilin takımları hep şampiyonluk yarışındadır. Örneğin Karşıyaka-Göztepe derbisi gibi bir mazileri bile yokken derbi sıfatını hakedebilirler.Dünyanın en büyük derbilerinden biri gösterilirler,bu kadar temiz bir derbi tarihi hiç duyulmamıştır heralde. Çünkü diğer derbilerin geçmişinde sadece aynı şehir takımı olmak yoktur,din çatışmaları,ırk çatışmaları,siyasi çatışmalar vardır...

2-b-4)Neleri Kullanırlar?
Cevap: Güçlü olan onlar olduğu için bu ülkede  parayla alınan herşeyi kullanabilirler. Çok sıkıştıkları zaman ise siyaseti,yeri geldiğinde ülkenin sorumlusunu kullanırlar. Onlar siyaseti kullandıkça,siyasette o şehirlerdeki nüfusunu kullanır,böylelikle o şehrin takımı yalnız bırakılmaya çalışılır.Kullanamadıkları tek şey,yüreklerdir. Bu yürekler her zmaan onlara tehdit oluşturur,ama onlar korkularından o yüreklerin yüzüne bile bakmazlar.

  Bu yüzdendir ki Trabzonspor statükoya bunca acı yaşatmasına rağmen hala diktir,hala ayaktadır. Yaşayacağı ve yaşatacağı çok şey vardır. Şehri ona sahip çıkmış,o da şehrini kucaklamıştır. Şehri onun sayesinde bu oyunları görmüştür. Orda,bir şehir vardır uzakta,ama o şehir uzakta olmasına rağmen bütün oyunların kokusunu alır. O şehir,o toprak bizim şehrimiz,bizim toprağımızdır. O yürek bizimdir, biz ise dürüst Trabzonspor'un...

 Bu oyunlara  karşı her zaman dik duracağız,çünkü onların oynadıkları oyun bizim horon karşısında hiç birşey. Biz horonu bile dik oynuyorsak,onların oyunları bizi terletmez. Mücadelemiz bundandır,kandırılmayışımızın cezasını ise,çalınan şampiyonluklarımızla çekeriz sanılır...

 Sevgiler...


 





  

 

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Sol Alt Köşe

      Tahmin ettiğimiz gibi,zor bir maç yaşıyoruz gerek oyuncusuyla gerek taraftarıyla İzmirde... Bucaspor'un futbolu gerçekten takdire değer, böyle futbol oynayan bir takım bu ligden düşmemeliydi,Türk Futbolu kaybetti,gerçekten üzüldüm. Bucaspor ligden düştü, bir aksilik çıkmadı! Siyasi otoritelere duyurulur!

      Bucaspor'un gol atacağını zaten biliyordum,çünkü hücumda çok etkililer, Fb'ye karşı hak ettikleri bir galibiyet vardı, hani bir sorun çıkmaması için ellerinden alınan,işte o maçtan belliydi bu takımın kalitesi fakat statükoya yenildin sen Buca, inşaallah seneye gelirsin tekrar bazı şeylerin  intikamı için...

     Maçta büyük bir stres vardı, o stresi azaltan ise Karabük maçındaki beraberlikti. Dakika 67de sol alt köşede bir pencere açıldı; Fb'nin golü karşımızdaydı,moralimiz çok bozuldu cidden. Gol de öyle bir goldü ki hani, neyse canımızı sıkmayalım daha fazla. Ben golden çok başka birşeye dikkat ettim sol alt köşede,golden sonra İrdeleme Porfesörü sayın A.Kocamanın sevinmesine dikkat ettim. Daha doğrusu merak ettim. Fakat bir sevinme göremedim,sevinmeden çok stresini atmanın rahatlığı vardı sanırım, o iki elini saçlarına götürdü ve bir ohh çekti. Haklı da, Emenikeyi oynattırmadığınız bir maçta,böyle bir skorun sonucunda atılan gol,sevinmenize engel olabiliyor işte. Birde bizim golden sonra Şenol Hoca'nın sevinmesine baktım,ilk maçtaki gibi. Doğal,çocuk gibi mutlu ve takdire değer bi sevinç.

   Tuttuğunuz takım önemli değil,sadece bunu karşılaştırın.İşte o zaman kimin konumunu hakettiğini, kimin medya+pfdk+mhk+tff desteğiyle burada olduğunu göreceksiniz.

  İlahi adaletin tecelli edeceği zaman inşaallah bizim şampiyonluk sürecimiz içindedir, eğer sonra tecelli edeceksede yaradanın kalbimize genişlik vermesi için dua ediyoruz. Çünkü çok dışlandık bu sistemde,çok hakkımız yendi...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

En büyük delildir bu ki; doğrular değişmez.

Türkiye'nin en büyüğü gösterilen,sürekli medya tarafından pohpohlanan,her zaman cüzi miktarlarla lig bitiren,bütçesiyle dünyanın en büyük on kulübü arasındayım diyen ama ''oynanmamış ligin kupasını alabilecek kadar açgözlü,hakbilmez,haramyer'' Fenerbahçe;

Monarşileşmiş düzeni,statükoyu,paranın gücünü yıkan,ve herşeyden önce dürüstlük ve aşk ile yoğrulmuş, teşviklerle değil, evvelsi günün yorgunluğuna rağmen,sırtına dolu sepetini almaya üşenmeyip,kedilerin geçemeyeceği yerden balerin gibi geçen 70 yaşındaki teyzelerin dualarıyla gelişen Trabzonspor;

İkiside Türk takımı diye geçiyor,ikisi de ''büyük'' diye geçiyor,fenerbahçe daha büyük gösteriliyor.Zamanın ahir zaman olduğunu anlamanın en büyük delilidir bu; haksızlık yapıp güçlü kalanın, başarısı olmasa geçmişindeki yokluğa gömülecek olanların ''daha büyük'' gösterilmesi.Ahiz zamanın en büyük delillerinden biridir,Fenerbahçenin her daim haklı gösterilmesi.

Bir şeyin en iyisini yapmasına rağmen, mütevaziliğini bozmamış duyguların en büyük delilidir Trabzonspor!

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Elim Sende.

   Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
   Her işine güzel demek kolaydı.
   Böyle mi yaşardı iyiler dünyada,
   Evrenin özü doğruluk olaydı.

    Hayyam'ın bir güzel dörtlüğü. Farkındayım böyle güzel dörtlükleri çok basite indirgiyorum gibi gelebiliyor.Bu güzel dörtlüklerin en güzel yanı,en küçük detayda bile kendini belli etmesi. Tıpkı günümüz Türk Futbolundaki gibi...

   Son 3 hafta, şampiyonluk kutlamaları başladı.Cehennem donana kadar Fenerbahçe demişlerdi ya hani,   (kendi koreografilerini bile başkanlarının cümleleri oluşturuyor), onu kutlamaya başlıyorlar akılları sıra ama akıllarını yetmediği birşey var.Cehenneminizi dondurana kadar Trabzonspor. Niye mi? Çünkü bu statükoyu ancak bu yürekli uşaklar yıkabilir,elbet birgün yıkacaklar da.


   Son 3 hafta, şenlikler başlamış, düğün bayram yeri Saracoğlu. Bir şerefli şampiyonluğa daha merhaba diyorlar ama sormak lazım; taşıma su ile nereye kadar?

  Oluşturdukları süreç tıkır tıkır işliyor.Fb, namağlup gidiyor,ve bunu destan olarak sayıyorlar. Kendi yalanında boğulanlar,ancak bu kadar saf olabilirdi. Hangi Trabzonspor taraftarına sorsanız bırakın beraberliği,adaletli yönetim olsa fb nin puan kaybedeceği 3 maçı,kendi adı gibi sayar. Fakat kimseden ses yok. Niye? Çünkü çarkın işletme sahibi onlar.Cepleri de doluyor. Uyuyabiliyorlarsa eğer geceleri ne ala. Nitekim hak yiyip uyumak ne kadar zorsa,hakkı yenilenin uyuması o kadar daha zor. İsyan istiyor yürek,ama biraz daha sabır...

  Bu sefer düzenden kendileri de rahatsız oldu. Artık alenen oynadıkları oyunun herkes tarafından görüldüğünü çok iyi anladılar ki, bu hafta Antep maçında, çirkin oyunlarına bir çirkinlik daha ekleyip,  Trabzonspor'un üzerine kara bir leke bırakmak istediler. Sezon başından beri ilk defa Trabzonspor'a belki de (sadece belki)penaltı olmayan pozisyon penaltı olarak verildi,irdelemek isteyenlere duyurulur. Tipik bir Elim Sende vakası. Haketmediğimiz penaltıları(tartışılır) bize veriyorlar,ama biz onlar kadar kör ve gururdan yoksun değiliz,haketmediğimiz penaltıyı söylüyoruz işte. Amaçları oldukça basit; Fenere bunları yaptık,öne geçirdik,sizin gollerinizi saymadık kemiklerinizi kırdık,şimdi ikincisiniz,lig böyle biter ve lig bitene kadar size haksız düdükler çalalım da hiç konuşamayın. Daha tanıyamamışlar bizi,  birini yenmek istiyorsanız ilk önce tanıyacaksınız. Bizim taraftar profilimiz, fb taraftar profili değil,bunu anladığınızda mağlubiyetin acısını yaşayacaksınız.

  Fenerbahçenin geleceği statükonun geleceğine bağlıdır. Bu düzen elbet yıkılacak ve tarihte şu zamana kadar er almasının tek sebebi olan başarıları( ne kadar şerefli olduğu her zaman tartışılır,ama onlara sorsanız hakedilmiştir) statüko kaybolduğunda artık olmayacak. Bir kültürü,bir mirası olmadan yaşamanın acısını çeke çeke çökecek bu kulüp. Kendi ülkesinde bile adalete yer vermek istemeyenlerle beraber.

 Keser dönecek sap dönecek,gün gelecek hesap dönecek. Sadece sabır.Allahın ilahi adaleti en hayırlı vakitte tecelli edecek.Hayyamla başladık öyle bitirelim.

  Gelip de eskiyenler,yeni gelenler,
  Hepsi gider bugün yarın,birer birer;
  Kimselere kalmamış bu eski dünya:
  Kimi gitti gider,kimi geldi gider.