16 Ocak 2012 Pazartesi

Rönesans

‘Yeniden Doğuş’ tam olarak Türkçe karşılığı… Avrupa’nın Orta Çağ karanlığından çıkıp, dünyanın sefiri olmaya başladığı dönem…Arkasında yüzyıllar önce bıraktığı izleri tekrar yeniden eşelemenin verdiği heyecan ve yeni buluşların başlangıcı…

Ders kitaplarında ‘Rönesans’ akımı tüm olumlu örnekleri teşkil eder.Bu yüzdendir ki, biz o ders kitaplarını okuyan körpecik beyinler olarak,bu yeniden doğuşun hep iyi yanlarını anlamak durumunda kalırız, bilimden sanata kadar…

Rönesans, iyi şeylerin en büyük simgesi değildir aslında…Pusula-Matbaa-Barut üçlüsünün başlattığı akımın,Rönesans’ın, sonucu olarak bugünkü uzay teknolojisini iyi bir örnek olarak verebilirken; çok değil yıllar önce yakın akrabalarımızı kaybettiğimiz Çernobil de Rönesans’ın sonucudur…

Pek çok alanda yeniden doğan akımların bugün bir örneği de Türk Futbol semalarında yer almaya çalışmakta…Yıllardır homurdanılan ama bir türlü ispatlanamayan, ispatlanması çok zor olan bir şike sürecinin,Türk Futbolundan götürdükleri açıkça ortada. Yıllardır Avrupa arenasına oyuncu ihraç edememiş bir ülkenin,yurt dışında yaşayan 3. Nesli, başka ülkelerden Avrupa’nın büyük kulüplerine oyuncular gönderiyorken, Türkiye’nin özkaynaklarının gerilemesi, Türk Futbolunun hala Ortaçağ zihniyetinde olduğunu gösteriyor.

Yapılan bu hamle ile fırsat ayağa gelmiş, Türk Futbolu için yeniden doğuş açığa çıkmak üzeredir.Rönesans döneminin başlangıcında, Ortaçağ hayranları ve yandaşları, Rönesans fikirlerinin karşısında yıllarca durmaya çalışmış,fakat yeniden doğuşu engelleyememiştir.Türk Futbolunun geçtiği bugünkü süreç; Rönesans hakkında ufak bir bilgi sahibi olanlara bile tanıdık gelmekte…

Eski düzen birden fazla alanda hakim olduğu gücünü yitirmek istemiyor… Medya, Hakemler, Yöneticiler ve diğer unsurlar, var gücüyle sistemlerini koruma peşinde…Fakat pusula artık bulunmuş,matbaa artık çalışmış,barut artık fitili ateşlemiştir.Girilen yoldan geri dönüşün olması düşünülemez.Türk Futbolunda ‘Yeniden Doğuş’ başlamıştır.Bu sürecin kısa zamanda sancısız sürmesini beklemek hayalcilikten ibarettir fakat sürecin sonunda Türk Futbol Yöneticiliği değişecek,Spor Basını’nın ‘etik’ bakış açısı düzelecek, gerçek anlamda uluslararası standartlarda hakemler ortaya çıkacaktır.

Kendi elleriyle kazdıkları kuyunun çukuruna düşenleri kurtarmak için yapılan operasyon da; Ortaçağ zihniyetinin son çırpınışları olarak göz önüne alınabilir.500 küsür milletvekilinin bulunduğu bir meclisde 240 küsür kişinin oy kullanmak için orda olması ise; oylamanın, ‘demokratik kabul edilebilirliğini’ yitirmesine sebep olan başfaktör olmuştur.

Doğa; mühendislik tabiriyle ideal çevrimdir. Yeniliklerin birbirini eskittiği, bugünün yenisinin,yarının eskisi sayıldığı bu çevrimde, geçmiş zamanın yandaşı ve yardakçısı olanlar da, bugünkü güçlerini yarın bulamayacaklar, ve doğal elemenin sonucu olarak ortadan kalkacaklardır.

Değiştirilen yasalara, bu uğurda giden canlara rağmen, yarının küçük yürekleri, bizler gibi üzülmeyecek ,küçük yaşlarda ‘Burası Türkiye’ demeyi öğrenmeyecektir. İnancımızın bu yönde olması,ülkeyi yöneten mebuslarımıza güvenimizi değil, doğanın muhteşem yeniliklerinin peşisıra gelmesine olan hayranlığımızı gösterir.Herşeye rağmen ortaçağ zihniyeti bu akımı yavaşlattığı an; Rönesans'ın,tüm çağlardan daha kötü olan yüzünü görecektir Türk Futbolu...Türk Futbolu'nun Çernobil'i, futbola kilometrekarelerce şike gazı salacaktır...

Dipnot: Ortaçağ zihniyeti, Rönesans felsefesinin bazı akımlarını kesmek için,fikirlerin sahibi bedenleri öldürerek,fikirleri durdurabileceğini sanmıştır…Aynı zihniyetin ürünleri bugün TAKA Gazetesi’ne ceza vererek susturabileceğini sanmakta… Halbuki; ceza verdikleri bir kurum değil, bir düşüncedir ve düşünceler cezaları umursamaz…Umursanmayan cezalar yok olmaya mahkumdur.

Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder