‘Yeniden Doğuş’ tam olarak Türkçe karşılığı… Avrupa’nın Orta Çağ
karanlığından çıkıp, dünyanın sefiri olmaya başladığı dönem…Arkasında
yüzyıllar önce bıraktığı izleri tekrar yeniden eşelemenin verdiği
heyecan ve yeni buluşların başlangıcı…
Ders kitaplarında ‘Rönesans’ akımı tüm olumlu örnekleri teşkil
eder.Bu yüzdendir ki, biz o ders kitaplarını okuyan körpecik beyinler
olarak,bu yeniden doğuşun hep iyi yanlarını anlamak durumunda kalırız,
bilimden sanata kadar…
Rönesans, iyi şeylerin en büyük simgesi değildir
aslında…Pusula-Matbaa-Barut üçlüsünün başlattığı akımın,Rönesans’ın,
sonucu olarak bugünkü uzay teknolojisini iyi bir örnek olarak
verebilirken; çok değil yıllar önce yakın akrabalarımızı kaybettiğimiz
Çernobil de Rönesans’ın sonucudur…
Pek çok alanda yeniden doğan akımların bugün bir örneği de Türk
Futbol semalarında yer almaya çalışmakta…Yıllardır homurdanılan ama bir
türlü ispatlanamayan, ispatlanması çok zor olan bir şike sürecinin,Türk
Futbolundan götürdükleri açıkça ortada. Yıllardır Avrupa arenasına
oyuncu ihraç edememiş bir ülkenin,yurt dışında yaşayan 3. Nesli, başka
ülkelerden Avrupa’nın büyük kulüplerine oyuncular gönderiyorken,
Türkiye’nin özkaynaklarının gerilemesi, Türk Futbolunun hala Ortaçağ
zihniyetinde olduğunu gösteriyor.
Yapılan bu hamle ile fırsat ayağa gelmiş, Türk Futbolu için yeniden
doğuş açığa çıkmak üzeredir.Rönesans döneminin başlangıcında, Ortaçağ
hayranları ve yandaşları, Rönesans fikirlerinin karşısında yıllarca
durmaya çalışmış,fakat yeniden doğuşu engelleyememiştir.Türk Futbolunun
geçtiği bugünkü süreç; Rönesans hakkında ufak bir bilgi sahibi olanlara
bile tanıdık gelmekte…
Eski düzen birden fazla alanda hakim olduğu gücünü yitirmek
istemiyor… Medya, Hakemler, Yöneticiler ve diğer unsurlar, var gücüyle
sistemlerini koruma peşinde…Fakat pusula artık bulunmuş,matbaa artık
çalışmış,barut artık fitili ateşlemiştir.Girilen yoldan geri dönüşün
olması düşünülemez.Türk Futbolunda ‘Yeniden Doğuş’ başlamıştır.Bu
sürecin kısa zamanda sancısız sürmesini beklemek hayalcilikten ibarettir
fakat sürecin sonunda Türk Futbol Yöneticiliği değişecek,Spor
Basını’nın ‘etik’ bakış açısı düzelecek, gerçek anlamda uluslararası
standartlarda hakemler ortaya çıkacaktır.
Kendi elleriyle kazdıkları kuyunun çukuruna düşenleri kurtarmak için
yapılan operasyon da; Ortaçağ zihniyetinin son çırpınışları olarak göz
önüne alınabilir.500 küsür milletvekilinin bulunduğu bir meclisde 240
küsür kişinin oy kullanmak için orda olması ise; oylamanın, ‘demokratik
kabul edilebilirliğini’ yitirmesine sebep olan başfaktör olmuştur.
Doğa; mühendislik tabiriyle ideal çevrimdir. Yeniliklerin birbirini
eskittiği, bugünün yenisinin,yarının eskisi sayıldığı bu çevrimde,
geçmiş zamanın yandaşı ve yardakçısı olanlar da, bugünkü güçlerini yarın
bulamayacaklar, ve doğal elemenin sonucu olarak ortadan kalkacaklardır.
Değiştirilen yasalara, bu uğurda giden canlara rağmen, yarının küçük
yürekleri, bizler gibi üzülmeyecek ,küçük yaşlarda ‘Burası Türkiye’
demeyi öğrenmeyecektir. İnancımızın bu yönde olması,ülkeyi yöneten
mebuslarımıza güvenimizi değil, doğanın muhteşem yeniliklerinin peşisıra
gelmesine olan hayranlığımızı gösterir.Herşeye rağmen ortaçağ zihniyeti
bu akımı yavaşlattığı an; Rönesans'ın,tüm çağlardan daha kötü olan
yüzünü görecektir Türk Futbolu...Türk Futbolu'nun Çernobil'i, futbola
kilometrekarelerce şike gazı salacaktır...
Dipnot: Ortaçağ zihniyeti, Rönesans felsefesinin bazı akımlarını
kesmek için,fikirlerin sahibi bedenleri öldürerek,fikirleri
durdurabileceğini sanmıştır…Aynı zihniyetin ürünleri bugün TAKA
Gazetesi’ne ceza vererek susturabileceğini sanmakta… Halbuki; ceza
verdikleri bir kurum değil, bir düşüncedir ve düşünceler cezaları
umursamaz…Umursanmayan cezalar yok olmaya mahkumdur.
Saygılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder