21 Eylül 2011 Çarşamba

Kahrol Trabzon!Al sana bombiş!

  Dün öye bir tanıtım yapıldı ki; ''Türk Futbol Tarihinde bir ilk.'' cümlesi ile başlayan...Her zaman ki gibi medyanın abartması olduğunu bu sefer düşünemedim anne beni affet.Dün maç esnasında öyle yorumlar vardı ki,''Kadınlardan ders alsın erkekler'' cümlesi ile devam eden...Kadın-Erkek olmaktan çok insan olmanın önemli olduğunu unutuverdim bir an anne beni affet.

 Anne, ben dün herkesi senin gibi sandım.Orada futbol aşkıyla tutuşan kadınların olduğunu sandım.Ben, orada ofsaytın ne olduğunu bilen, pozisyonun nasıl bitebileceğini öngörebilen ve dahası maçın sonucunun galibiyet-beraberlik-mağlubiyet olduğunu anlayabilecek kadınlar olduğunu sandım anne.Anne ben, orada onca kadının,eşine,çoluğuna,çocuğuna,babasına: ''Al işte maça böyle gidilir!'' örneğini vereceğini sandım.Çünkü ben dün medyaya kandım anne, medya böyle yapacaklar dedi umutlandık anne,affet beni.Gurban oğlayum hao ayaklarinun aldina.

  Maçtan sonra öğrendik vaziyeti.Eee tabi edilen küfüre ben kafamı takmam da, edilen küfürler ile o kadar çok soru işareti oluştu ki kafamızda...Beraber bakalım;

  1)''Aykut KOCAMAN: Tarihe tanıklık ediyoruz.''

          ''Peki o zaman'' diyelim biz de...Çünkü söylenecek sözler aslında bilindik sözler.Trabzon'da futbolun kadını erkeği yoktur.O yüzdendir ki sizin bugün; ''Aaa bu ilk heralde,tarihe tanıklık ediyorum'' dediğiniz şey,aslında ne kadar Anadolu'ya uzak yaşadığınızı gösteren, ne kadar ''Anadolu'dan geldik'' deseniz de,dönüp bakmadığınız toprakların size attığı bir büyük farktır.Bir şarkı ezberletmişler sizlere,hala daha söylüyorsunuz;

''Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür,
gitmesekte görmesekte o köy bizim köyümüzdür''

  İşte yanılgınız burada.Gitmediğiniz köy sizin değil,zaten sizin olmadığı için,onu tanımıyorsunuz bile.Ülkenin Kuzeyindeki şehirde kadınların futbol telaşesi sizler şortla gezerken bile vardı.

  2) ''İ..e Trabzon, olamazsın şampiyon.''

    Bu tezahüratın 61.dakikada yapılması, bu dakikanın dost-düşman herkes tarafından Trabzon'a ait hissiyatlar bıraktığını gösterir.Dost; ''Şampiyon'' diye bağırır, düşman ''Parçala Behçet'' manasına gelen tezahüratlarla hatırlar Trabzonspor'u.Bu küfürlü tezahürat ilk defa yapılmıyor, yapılan ilk defa kadınlar tarafından yapılması...Açıklayalım.

    Sabah uyandınız,ufak uşağınız yanınıza geldi; ''Anne  dün televizyon seni gösterdi, İ...e Trabzon diye bağırıyordun,çok güzel gözüküyordun,yüzünde gülücükler açıyordu,merak ettim anne,i...e ne demek?'' diye sorsa; vereceğiniz cevap sizin sol ve sağ omuzunuzdaki günah-sevap dengenizi sarsmaz umarım.

    Geçen sezon içerisinde, aklı evvel her hakemin penaltı kararını onayladığı,Trabzon'un kullandığı penaltılar için, şu an şike ve çete suçundan dolayı tutuklu bulunan başkanlarının sözlerine inanıp,televizyonlara; ''Trabzon'un penaltılarını izliyoruz, ben oğluma nasıl anlatacağım bunu?'' diyebilen annenin, aynı oğluna, dün Trabzon'a söylediği İ..e sözünü nasıl anlatacağını çok merak ediyorum.

    Hadi erkek fanatik,fanatizminden dolayı popülist.Ne oldu kadınların''Biz erkekler kadar yüzeysel bakamıyoruz şekerim'' laflarına...Yüzeysel bakmayı geçtiniz,sığ sularda yüzmekten bile korkar oldunuz.

   Ganzilistv'nin videolarını izleyenler bilir,bundan 30 yıl önce, Fenerbahçeli Uğur Dündar'ın röportaj yaptığı yaşlı teyzeyi...Uğur Dündar belki hatırlamaz,bugünkü ''araştırmacı'' gazeteciliğinden dolayı o teyzeyi.Ne demişti teyze?Bakalım:


   ''Oğlum sahaya giriysığnız.Ananıza-Bobaniza sövdürursenuz,hiç sahaya girmayın.Ne vurun-Ne vurulun...''

   O teyze kim biliyormusunuz? O teyze tüm Trabzonspor'lu kadınların sesi...Benim annem, annanem, babaannem, teyzem. Diğerlerinin de anası,annanesi,babaannesi,halası, teyzesi...İşte biz böyle anaların çocukları olduğumuz içindir belki de sadece saha içinde mücadele etmeyi seviyoruz.Anamız bizi maça gönderirken, böyle konuştuğu için biz bugün dikkat ediyoruz.Şimdi bir de dün sözde Trabzon'u aşağılayacağını sanıp küfür eden hanımlara bakıyorum da; tvde böyleyseniz,acaba çocuklarınızı maça gönderirken neler kusuyorsunuz...Bugünün bazı haksızlığı ve hırsızlığı savunan fenerbahçelilerinin,dün nasıl yetiştiğini anlatıyorsunuz bize üstelik.Hem konu anlatımlı hemde soru bankası hediyeli olarak.



Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız


 Nazım Hikmet Ran.
 

      Dipnot: Milliyet muhabiri Miraç Zeynep Özkartal ne diyor bakın; ''Sinirlenince en fazla 'gerizekalı' diye bağırıyorlar,kaçan pozisyonlara ise 'Hadi Be'. Öfke? Hiç yok.Saldırganlık? Asla'' Eee gülüyor tabi Kuzey'in çocukları böyle muhabirlere,demek ki spor medyasında yalanı sadece erkekler söylemiyormuş,kadınlar da binlerce tiraja sahip gazeteye abartmış halde yalan yazabiliyormuş diye...Sosyal Medya güçlendikçe, böyle muhabirlerde okuyucuya şirin gözükmek için harcadığı çabalarla gülünçleşiyor.

     Dipnot2: Fenerbahçenin isyan ettiği gol iptali için,kalecileri ve Semih Şentürk'lerinin yorumları şaşırtıyor mu sizleri? Görende ''Biri bana bunu açıklamalı'' diyen Volkan'ın geçen sene tertemiz bir ligde oynadığını sanır.Gören de twitterda isyan eden,ama geçen sene ses kayıtlarında rakibi mamalamayı öneren genç Semih'in tertemiz golcü olduğuna inanır.Dipnot2 için de bir Ömer Hayyam şiiri koyardım da neyse boşverin.

  Saygılar.


        

  
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder