28 Eylül 2011 Çarşamba

Tatar Ramazan(Trabzonspor)

  Simyacı ile Trabzonspor arasındaki benzerlikleri,kendime göre uzun zaman önce anlatmıştım.Şimdi Trabzonspor'un başka özelliklerini anlatmanın vaktidir.Malum bu takım öyle bir takım ki, milliyetçi kişi,onda milliyetçiliği;devrimci kişi onda devrimciliği buluyor...Maçlara anlam katan bu takım, maçlarla sınırlı kalmayıp insanoğlunun haftaiçine ya daha çok anlam katıyor,ya da aldığı sonuçla herşeyi anlamsız kılıyor...

 Inter maçından sonra oynadığımız Lille maçı, Trabzonspor gerçeklerinden çok ülke gerçekleriyle başbaşa bıraktı bizleri...Çünkü ortaya koyulan oyun kafa karıştıracak cinsten.Eleştiriler yine tavanda,2 maçta 4 puan toplanmış olmasına rağmen...

 Inter maçı için,bizim kendi ülkemizin(!) medyası, maçı farklı şekilde izlemiş olacak ki, ''Trabzon'un şansı'' manasına gelen haberler yapıldı,konuşmalar çıkarıldı.Fakat onlar bu lafları söylerken,Avrupa ŞL kamuoyu,Trabzon'un oyununun modern bir deplasman futbolu örneği çizdiğini söyledi...Türkiye'de çok az isim, Modern Futbolda,deplasmandaki bir 4.torba takımının 1.torba takımına karşı oynadığı mücadele olarak tanımladı maçı...

 Lille maçına gelince...Eminim benim gibi sizlerde en çok bu maçtan çekiniyordunuz.Çünkü rakip evinden çok,deplasmanda iyi performans ortaya koyabilen bir görüntüye ve yapıya sahip.Üstelik 2 senelik kurulu bir takım olmaları,bizim gibi yeni kurulmuş bir takıma karşı üstün kılıyor kendilerini.İşte tam da bunun farkına vararak,başlamışız oyuna,(ben kaçırdım ilk anları,ilk dakikaları banttan izledim)ve sıkıntılar yaşamışız.Tam bu sıkıntıları atlattık derken,aslında çok basit bir gol yiyince çekiniyor insan...Kaybedilecek 3 puana değil, malum bizim öz ulusal medyamız varya!''Neler yazacaklar yine kendilerini tatmin etmek için ve bizim sinir katsayımızı yükseltmek için'' diye düşünüyoruz.

  Maçı geri kalan dakikalarında,Lillenin ikinci bir net pozisyonu oluyor,onu da kalecimiz Tolgamız kurtarıyor...Biz ise Adrian değişikliğinden sonra orta sahada daha iyi top tutuyoruz ve dakikalar geç olsa da Henri ve Halil ile daha çok hücum hattında top oynayabiliyoruz.Nitekim bu baskının sonucunda, penaltı ile durum eşitliyoruz.

  Ertesi sabah,soda içmeyi unutmuş editörlerimizin yorumlarını merak ediyoruz.Ertesi sabaha kalıyoruz,çünkü maç sonrası canlı yayın izleyemiyoruz! Avrupa'ya göz atıyoruz netten, Trabzonspor'un oyununu öven cümleler ile karşılaşıyoruz,ülkemizde canlı yayın yokken!

  Yine aynı cümleler,aynı sözler...Trabzon'un şansından bahsediliyor...Tek bir pozisyon bulamadan alınan 1 puandan,atılan 1 golden bahsediliyor...Açıkçası gülünç bir durum ama ağzımızla gülemeyecek kadar da komik bir durum...

  Maçın açık bir şekilde orta saha mücadelesi olacağını,maçtan önce Zokoramız belirtiyor.Nitekim öyle de oluyor,Trabzonspor daha çok topu hücum hattında tutmasına rağmen,ceza sahasına girmekte zorlanırken,Lille orta sahada üstünlüğü ilk 30 dakikadan sonra kaybederken,kontralarla ceza sahasına girip 2 pozisyon yaratıyor,biri gol oluyor...Yani adı üzerinde,Orta saha mücadelesi olarak tanımlanıyor aynı maçımız Avrupa'da...

  Bütün bunlar,aslında birşeyi,tekrar gözler önüne seriyor.İstanbul medyasının ekmeğine yağ sürdürtmeyen,İstanbul takımlarından birinin hırsızlığını engelleyen takım olan Trabzonspor,İstanbul medyası tarafından yok sayılıyor...Görmezden geliniyor.Zaten, bu yüzden İstanbul her zaman Anadolu'ya uzak kalmıyor mu...

  Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş sanki her sene şl de San Siro'da yüzde 90 topla oynama oranına sahip ve net pozisyonlarla açık ara farkla maç kazanıyormuş gibi, sanki İstanbul takımları her sene Fransa Şampiyonunu kendi evinde,tek kaleye mahkum ediyormuş gibi yapılan yorumlar çok komik...Aklımıza efsane bir filmden efsane bir replik geliyor...Hani İstanbul Medyasının kurulu düzenini sarsan Trabzonspor ile Devletin çarpık mapus yapısını sarsan Tatar Ramazan'ı karşılaştıracak cinsten...
 

 Hüseyin Müdür: Sen burada yalnız değilsin Ramazan,bizde dosyan var biliyorsun.

  Tatar Ramazan: Biliyorum.

  Hüseyin Müdür: Ve dosyan hayli yüklü.

  Tatar Ramazan: Olabilir.

  Hüseyin Müdür: Biz burasını mahkumlara danışarak değil,kanunlara,nizamlara  göre idare ederiz.

  Tatar Ramazan:İdare edersiniz de,içerisi neden karmakarışık?!

  Hüseyin Müdür: Onu size sormalı! Kapı ağzına geliyorsun,idarenin gardiyanını bakkal çırağı gibi azarlıyorsun.

  Tatar Ramazan:Bunu neden yapmışız ama?!

  Hüseyin Müdür:Burası hükümet dairesi,benimle tartışma kapısı mı açmak istiyorsun?Gardiyanlardan sonra bize mi geldi sıra?Seni kapalıya atıyorum!Orada da kabaran günahlarının hesabını yaparsın!

  Tatar Ramazan: Siz beni resimlerde gördüğünüz mahkumlarla karıştırıyorsunuz galiba müdür bey.Benim adım Tatar Ramazan!BEN BU OYUNU BOZARIM!



  Yani aslında bizim karşımızda gördüğümüz,ne İstanbul medyası,ne fenerbahçe...Onlar sadece bu kirli düzenin gardiyanları,ve bizde o gardiyanları tartakladık...Oyunu bozmaya ant içtik,adımız Trabzonspor çünkü...Gardiyanı tartakladık,sıra Abdurrahman Çavuşta...Sonra ise Hüseyin Müdürde...

  Eğer sizde merak ederseniz,Trabzonspor ile Tatar Ramazan arasındaki benzerlikleri görebilirsiniz,belki tek fark Trabzonspor'un belindeki Sürmene Kamasının daha tehlikeli olmasıdır...

  Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder