23 Nisan 2011 Cumartesi

''Adalet Bir Gün Hepimize Lazım Olur.'' dedi Güneş.

      Yeryüzünde yaşayan her insanın bir tanım yapabileceği bir kavramdır adalet...Çünkü her insanın ihtiyacı olan birşey,her insanı dengede tutan bir kavramdır.Dünya tarihinde pek çok adaletsizlik görülmüş,bunun sonucunda devrimler,savaşlar vesaire boy göstermiş.
      Adalate;bu kadar kapsamlı bir konuda değil,sadece Türk Futbolu açısından bakacağım.70 milyon küsür insanın yaşadığı bu ülkenini futbolu,Avrupa'nın önemli liglerinden biri olarak gösterilmiyorsa,bunda Avrupa'daki başarısızlıklarımızın etkisi var.Peki bu başarısızlıüın arkasındakiler?
    Altyapı vs vs demeyin.Bunlar şu anda ikinci planda.Bu ülkenin futbolunda adalet yok.Koyu Trabzonsporluyum derler ya,ben koyu diyecek kadar iddialı değilim,açık siyah diyelim.
    Lig başladıktan sonra,100 milyon avroyu geçen fiyatlarla oluşturulmuş kadrolardan ikisi ligin ilk devresinde umutlarını seneye taşıdı.Biri ise,''mmm bilemiyorum,çok zor ama belki...'' ifadesi uyandırdı taraftarında.Tamda bu sırada, zamanında Konyaspor'un başındayken Fenerbahçe maçı sonrası Türk Futboluna isyan etmiş bir isim,Aykut Kocaman,bu sefer başında olduğu Fenerbahçe SK daki başarısızlığını örtmek için; çok değil yıllar önce isyan ettiği Fenerbahçenin medyasını kullandı.''İrdelenmeli'' dedi.Aslında herşey bu zaman başladı. O saatten sonra polemikler aldı başını gitti,Fenerbahçe'yi kollamayı,kendi mesleklerinden,yani gazeteciliklerinden daha önemli gören bazı kalemler ise bu yöne safları sıklaştırdı,iftiralar başladı.İftiralar şüphe doğurur,şüphe ise her zaman insanı hedefinden alıkoyar...
   Fenerbahçe SK'nın başkanı kişi ise Kulüpler Birliği Başkanı olarak isyan(!) etti.İkinci devre başladığında,bu isyanından Fenerbahçe SK başkanı olarak fayda sağlayacaktı...
  İkince devre başladı,ve şanssız bir beraberlik alındı Trabzon'da.Aslında Aykut Kocaman'ın attığı barutu ateşleyen bir kıvılcımdı bu...Sonrasında Fenerbahçe yenilgisi.Aslında çok bir fark değildi bu,fakat Ulusal Spor Medyası olarak kendini tanıtan,ama asıl amacı,Fenerbahçe SK yı sahiplenme,koruma,ve güzelleştirme olan kalemler bu fırsatı iyi değerlendirdi.
  Beşiktaş maçınının öncesindeki Kayserispor maçında ise liderlik el değiştirdi, çok değil haftalar öncesinden ''tez kellesi koparıla'' hakemler,Fenerbahçe'nin liderliğinden sonra ''adalet bekçisi'' oldu yine aynı ağızların dilinde.
  Fenerbahçe SK'nın göz bebeği olacaktı Beşiktaş-Trabzonspor maçı.Çünkü psikolojik savaşın son kalesiydi,Beşiktaş'ın Trabzonspor'dan alacağı 1 puan ,Karadeniz Uşaklarının yarıştan kopmasını sağlayacak,yerel medya yönetimin kellesini uçuracak,Şenol Güneş'in koltuğu sallanacaktı...Aslında Çanakkale'yi denizden geçebileceğini sanan,''aptal sarışın'' hastalığına yakalanmış İitlaf Devletlerinin başı gibiydi Fenerbahçe.Çünkü İtilaf Devletleri bu yanılgısını,Çanakkale Kara Harbinde acı bir şekilde yaşamıştı.Ve aynı şekilde,Beşiktaş-Trabzonspor Maçında bir İnönü Muharebesi olmuş, burundan boşalan kanlar formalarda kurumuş,penaltılar çalınmamış,hayatlar tehlikeye atılmıştı...Ve zafer kazanılmıştı.
  Karadeniz'i sadece Şile kıyısındaki deniz sanan Fenerbahçe,O denizin doğuya doğru daha da inatçılaştığını unutmuştu.İtinayla hatırlatıldı...Buna çok kızmıştı İtilaf Devletleri!. Güneşi topuklu ayakkabıyla sıvamaya çalışmışlardı...Farkında değillerdi,Tıpkı 1919'da olduğu gibi,isyan Anadolu'da tekrar kendini göstermişti,ama hala farkında değillerdi.
  Medyası elinden geleni yapmaa başladı.Vatan isimli bir gazetede Şenol Güneş'in ''millete,devlete,vatana'' küfürler savurduğu söylenildi.Çok kızmışlardı,nasıl hesapları tutmazdı...İstanbul Medyası elinden gelenin yetmeyeceğini gördü,ayağından da,kolundan da birşeyler getirmeye çalıştı.Hatta o da yetmedi kaba etinden sallaması gerektiğini anladı o gün.
  Trabzonspor'un söyleyeceği bir kaç sözü vardı,onlardan sadece birini söyledi,ortalık karıştı.Düne kadar Aykut Kocaman'ın söylediği,Aziz Yıldırım'ın söylediği sözleri unutanlar,bugün''bu süreci kirletmeyin'' diye Trabzonspor'a kin kustu.Öfke saçtı,laf söyledi. Trabzonspor taraftarı şaşırdı, ilk önce lafa baktı laf mı diye,sonra adama baktı,adam mı diye sormadı güldü geçti.Güldü ama aslında çok kızmıştı,bizim ordakilerinde böyle pis bir huyu vardır işte,kızdı mı ya anında tepki gösterir,ya da pis pis sırıtır,sonraya saklar. Bu şıklardan birincisini yaptığı çok oldu,hep zarar gördü.Artık ikincisini yapıyor,pis pis sırıtıyor yani...Bu adalet terazisini kendi lehlerine çevirenlerin oynadığı topların inşaata kaçmasını,veya yere 25 Kuruşlarının düşmesini bekliyor...
  Adalet Terazisi demişken,Beşiktaş maçından sonra ''Adalet bir gün hepimize lazım olur'' dedi Güneş. Bazıları kaba etleriyle güldüler buna...Çünkü Fenerbahçe hala liderdi...
  4 hafta sürdü bu kadar haksız desteğin,adaletsizliğin,şikenin ve yalanın getirdiği lale devri...Bu 4 hafta boyunca önüne çıkan bütün rakiplerini muhteşem(!) futbolla geçti,harika top oynuyordu artık...Nedense hiç bir rakibi,çokta koşmuyordu ikinci yarıları,orta sahada Fenerbahçe'ye pres yapmak,çok büyük suçtu...Anında kızıyordu birileri.4 hafta sonra pekte sevmediğimiz Bursaspor ''dur'' dedi bu işe.Aman,''dur'' dedi ya,demez olaydı kıyamet koptu...''Bu kadar mücadele niye?'' diye. ''Borcunu ödedi'' dediler, ''Hesabı kapattı'' dediler vesaire.Hatta ertesi günü gazetelerde ''Panik Yok'' diye manşet attılar, Trabzonspor puan kaybettiğinde '' Trabzonsporda Panik Havası'' diye manşet atan beyinler...Çirkinlikleri bir kez daha aynadan taşmış,paçalarından akıyordu...Trabzonspor tekrar lider olmuştu.Bu 4 hafta içinde,şampiyonluk rakiplerine orta sahada yanaşmayan rakipleri Trabzonspor'u orta sahada resmen''biçiyordu''. Bu durum Milli Şair'in sözleriyle ancak ifade edilebilirdi...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak
Boşanır sırtlara vâdilere, sağanak sağanak
...
 Ne kafaların kırılmadığı,ne tendonların kopmadığı kalmıştı.Bu 4 hafta sonunda,Karadeniz Uşakları biraz yaralı ama daha da gururlu çıkmıştı.Yine liderlerdi...
 Liderlikten sonra,Trabzonspor'un oyuncuları daha bir temkinli olmak zorundaydılar,çünkü yılların eskitemediği bi ''insanlık anıtı'' İlhan Cavcav, onları bekliyordu...Hani teşvik primini çok seven,hani yılların duayeni...Nitekim Gençlerbirliği maçı sonrasında '' Kaybetseydik bizi kendi sahamızda öldüreceklerdi'' dedi, soyunma odasında'' şerefsiz '' sözünü söyledi diye Burak'a iftira attı. Halbuki kimse öldürülmeyecekti,dedim ya bizimkiler artık pis pis sırıtıyor,geçti o etkiye anında tepki zamanları,dünya enerjinin korunumunun ne kadar önemli olduğunu anladı,bizimkiler de...Etkiye anında tepki vereceklerine, Etkiyi sönümleyip potansiyel enerjisini arttırıyorlar...Gün gelir daha güçlü bir şekilde geri göndeririz diye...''Şerefsiz'' iftirası Ulusal Gazetelerde anında servis edildi,araştırmacı gazetecilerin başı sesini çıkaramadı bu işte.Araştırmasına da gerek yoktu aslında,sorsa söylerdik...
 Süreç devam ederken Trabzonspor yazıları yazan bir kişiliği kullandı bu sefer Vatan Gazetesi.Burak'a edepsiz yaftası da yapıştırıldı. Haklılardı aslında, sen git o kadar mücadele et,bir tarafını yırt,sonra yırttığın yer için basur kontrolünden geç,ama bir Burak adının anlamı gibi,alsın Karadeniz Dalgasını götürsün,edepsizlik işte... ''edep'' tanımını kimin yaptığına bakar aslında...
  Yine bu süreçte Trabzonspor taraftarıları,bu gazeteleri aradı.''Yahu biz de bu gazeteye para veriyoruz,ama sadece Fenerbahçe yararına haber yapılıyor'' diye. Cevap basitti...''Eee nooollcakkk yaniii?''.Gün gelecek,bu soruyu soran sözde gazete görevlisi cevabını alacaktı,ama daha zamanı vardı...
  Galatasaray maçına geldi sıra... Yıllardır,adeta tüm kinlerini kustukları Arda Turan'ı baba şefkatiyle sardılar,sarmaladılar.Hatta biri''Arda çıksın Trabzonspor  maçında aslanlar gibi oynasın,göstersin kendini'' dedi...şeytan(kedi) canını senin....Galatasaray maçında,80 küsür dakika ağızlarının suyu aktı,geliyor yine liderlik diye...ama geçen haftaların edepsiz playboyu,kafası kırılmasına rağmen attı golünü,asistte öyle bir asistti ki,taksiciyle kadeh tokuştursa bu kadar zevk vermez...Burak golü atınca kameraya koşuyordu,o süre içinde satılmış kalemlerin kulakları kedi gibi kalkmıştı''Acaba ne dicek?,Nasıl Kullanabiliriz? Golll diye bağırmazsa,başka ne derse desin her türlü çirkefliğe çekeriz'' diye düşünüyorlardı...ve gol demedi,daha da güzelini söyledi,saılmış kalemler de şaşırdı.''ANNEEEE'' dedi,hepimiz annemize sarılmak istedik o an, ve belki o an,o satılık kalemler de o çocuğun bir aneesi olduğunu hatırladılar,birkaç saniye osnra unutacak olmalarına rağmen...
 Bu sefer rakip Bursa idi. Yine tüm söylentiler havadaydı,''Borç Ödencek,Hesap Kesilcek vs vs..'' Tüm bunları yıktı Trabzonspor... Hatta bir ara Fenerbahçeseverler,''Bursa bize oynadığı gibi oynamadı istatistikleri gösterin'' dedi birine,baş harfi Şansal... O da heycanlandı,hemen getirdi ki ne görsün... Bursaspor iki maçta da aynı km yi kat etmiş.Üzüldü heralde...
 Bursa maçından bir gün önce ise,Türk Futbolu'nun en kara gecelerinden biri yaşandı.İkinci devreden beri, kendisine orta sahada sadece iki takım tarafından baskı yapılan Fenerbahçe(Trabzonspor ve Bursaspor maçında yapıldı sadece), Gaziantep maçında da baskı yedi orta sahada.Malum o baskıyı yiyince, kimse Fenerbahçe'nin o muhteşem oyunundan bahsedemedi.Üstelik bir futbol cinayeti işlendi.Bir takımın yarısı,ilk devrede nasıl Sarı Kart maduru olur gösterildi(Spor Akademilerinde tez olsun bu konu bence).Yolda yürüyen birini gidip bıçaklayan bir adam nasıl tepki topluyorsa,Lugano aynı tepkiyi toplayacak birden fazla hareket yaptı,ama içinden bir tanesi bırakın Kırmızı Kartı,maç sonunda koluna kelepçe takılıp nezarete tıkılacak kadar vardı...Hakemden ses çıkmadı. Aynı Lugano,her zaman kendisinin yaptığı,ama başkasının kendisine yapınca kızdığı harekete,formasının çekilmesine tepki gösterdi,formayı çıkardı.Sarı Kart diye korktu tribünler,ama hakemcanları oradaydı... Niangın hareketi ise,sanırım ilahi adaleti gösterdi,niyeti belliydi,fakat kendi kurban gitti.Fakat maç sonunda Fenerbahçe SK Asbaşkanı bir açıklama yaptı,hepimizi güldürdü.Pis pis güldürdü ama... ''Daha hakem size ne yapsın?'' diye sorduk,duymuyordu,kulaklarını tıkayıp kimseyi dinlemeden 10a kadar saydığını göstermeye çalışan ufak uşak gibiydi çünkü...Bunlar saymakla bitmez,sanırım Türk Futbolunda adalet isteyecek en son kulüp Fenerbahçe SK dır.
   Önümüzde Eskişehir Maçı var.Taraftar olarak buna kilitlendik,galibiyet istiyoruz.Biliyoruz,2 hafta önce Avrupa'nın anlamını unutan Bülen Uygun, bu maçta önce rüyasında Paris'i görür,Venedikte gondola biner ve nitekim Trabzonspor'dan puan almak için elinden geleni yapar.Biliyoruz,bu maçtada fb taraftarları es-es tribünlerinde yerlerini alır ve ''Niyet Ettim Fenerbahçenin haksız liderliği içün es-es diye bağırmaya'' diye niyet eder,tıpkı Kocaelindeki Kasımpaşa maçımızda,son dakikalarda sahaya meşale atan Çılgın(!) Kasımpaşa Trafatarları içindeki Fenerbahçeliler gibi...Ne diyelim,onlarında tribününe biz sahip çıkacak değiliz ya...
  İnsanoğlunun adaleti böyle birşey işte...Biz bundan umudumuzu kestik,eğer başarırsak,ki biz inanıyoruz,ilahi adaletin tecelli etmesiyle başaracağız,ve işte o zaman insanoğlu adaletini değil ilahi adaleti anlatan bir yazı yazacağım.
  Sevgilerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder