BASK’ın Çocuğu
Yıllardır süregelen bir hakimiyet duygusu ve bu duygunun verdiği
şımarıklıklar. Küçük yaşlardaki çocukların,yetişkin dönemlerine girdiği
zamanlardan beri, hep kötü örnek olarak gösterilen; ama asla ceza
almayan, bundan dolayı da ”Bak evladım burası Türkiye, böyle kötüler
cezasız kalır.” örneğinin verildiği bir oyuncu…
İzlenilen maçlardaki ağır çekim görüntüleri sayesinde çoğumuz dudak
okuma uzmanı olmasak da ”uzman yardımcısı” ünvanını hak görebiliriz
kendimize. İşte yıllardır, Türk futbolunun züppe çocuğunun ağzından
rakip oyunculara edilen ağır küfürler ve verilmeyen cezalar aklımızın
ucunda değil maalesef. Çünkü o kadar olayı aklımızın ucunda tutamıyoruz.
Bu da hatasız bir kul olmayacağının ispatı olsun. Futbol arenasında
şımartıldığından bu yana bu davranışlarıyla hatırlanan bir oyuncu;
yıllardır ilk defa, kendisine yapılması gerekeni görünce şok geçiriyor.
Ağlıyor. Yıllardır oyuncuların, taraftarların ”kutsal varlıkları” olan
annelerine televizyonlardan ağzı okunabilecek şekilde gerine gerine
küfreden oyuncu; aynı muamele kendisine yapıldığında televizyon
karşısına geçip ”anneler kutsaldır” diyor… Merhaba Emre. Merhaba. Bize
küçükken mahalle raconu olarak öğretilen ”her şey var,anaya küfür yok”
jargonunu; sen bir çocuk babası iken ancak öğrenebildin. Üstelik
yüzlerce kere ana-avrat küfretmiş birisi olarak…
Yetmiyor. Dünyanın her yerinde ırkçılık kelimesinin tam karşılığı
olan eylemler Türkiye’de hatır-gönül için cezasız kalıyor. Yorumcu
duayenler(!) es geçiyor… Öyle ya; bu ülkenin adaleti ancak böyle bir
esneme yapabiliyor çünkü. Ama Afrika’nın çocukları bu adalete alışkın
değil. Türk futbolunda züppeliğin kitabını yazmış olan oyuncuya; bir
Kunta Kinte cezası veriyor… Yıllardır unutulmayacak ceza. Şımarık
çocukların; çaresiz kaldıklarında nasıl sus pus olduklarını ispatlayan
bir ceza…Ertesi gün; gazetelerde Afrikalı oyuncuya çıkması gereken kart
tartışılıyor… Maalesef; ırkçılık yapıldığında kullanılmayan puntolardan
daha büyük puntolarla… Bunun adına da Türk medyası diyorlar. Halbuki
örnek aldıkları Avrupa medyası; ”adaletin tecellisi” olarak
nitelendiriyor bu tekmeyi. Kunta Kinte’nin; soluk benizliden aldığı
rövanş oluyor batı topraklarında bunu adı…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzeydoğusunda bulunan bir ilinde; hiç de
güzel şeyler olmuyor(!).Bu ilde; Türklerin züppe çocukları korkudan ne
yapacağını şaşırıyor…
BASK’ın coğrafyası
Devletin olağanüstü koruma ile Trabzon’a getirdiği bir takım… Bu öyle
bir koruma ki; Türk-Yunan takımlarının karşılaşmalarında; Yunan
takımları Türkiye’de böyle korunmuyor. Türk takımları da Yunanistan’da
tabii ki. İnanılmaz bir koruma… Yunanistan sahillerini belki bir hafta
içerisinde ele geçirmeye yetecek kadar asker ve polis toplamı… Üstelik
Tankları mı diyelim? Yoksa toplumsal(!) olayları dindirmek için
kullanılan Tomaları mı? Peki ya; Helikopter ile eskort etmeler?
Anlaşılan o ki; bir Türk takımı; Türkiye için tehlikeli bir yere giriş
yapıyor…
Peki halkın yaptığı ne? Sadece isyan. İsyan tek başına antipatik
gelebilir fakat ya temelinde adalet isteği yatıyorsa, kim diyebilir
isyanın antipatik olduğunu? Nüfusu 1 milyon olmayan şehirde 10 binden
fazla insan toplanıyor, sadece hakkını arıyor. Ne için? Devletin
çıkarlarını, Yayıncı kuruluşun paralarını; Türk futbolunun yöneten
sahtekarların rantlarını; Türk futbolunda aklanan kara paraları korumak
için… Devlet; haksız çıkarı için; kendi milletinin isyanına binlerce
asker,polis ve Tomalar ile karşılık veriyor…
İşte bu! Kuzeydoğuda bululnan ilin topraklarında; isyan böyle
bastırılıyor… Bir futbol maçı öncesi adalet(!) böyle sağlanıyor. Sahi
yahu,sormak gerekmez mi; Türkiye Cumhuriyetinin güvenlik kuvvetleri
başka hangi ilde böyle güvenlik sağlıyor diye? Aklınıza gelmiyor mu
Diyarbakır’da ki bir maç? Aklınıza gelmiyor mu, Diyarbakır’da
futbolsevere yapılan muamele… Diyarbakır dediğimde çıkaramamış
olabilirsiniz; Amed mi demeliydim yoksa?
Kuzeydoğudaki ilin çocukları; yıllardır saydıkları,sevdikleri güç
tarafından; sanki eline silah alıp dağda silahla adalet sağlamış gibi
muamele görüyor… Bunu yapmamasına rağmen… Aslında bunu yapabilecek
kapasitesi varken; saygı ve sevgiden dolayı yapmamasına rağmen…
BASK’ın ayak sesleri
Adaletin olmadığı bir düzen istemiyor bu şehrin çocukları. Bu şehrin
çocukları adaletsizlik içerisinde kavrulup gideceğine yok olmayı
istiyor. ”Ya bağımsızlık,ya ölüm” cümlesinde olduğu gibi. Hakettiği
oyunda ya adalet görmeyi; ya da bu adalet uğruna mücadele etmeyi
benimsiyor. Bu şehrin çocukları; kendi kendini başkalaştırmıyor. Hizmet
ettikleri güç tarafından eziliyor ve başkalaştırılıyor.
Sus payı ile susturulamayacak kadar isyankar yürekleri; parayla satın
alınan toprağa gömülmeyecek kadar hayırlı olan gururlarıyla…
Saygılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder