1 Eylül 2012 Cumartesi

Ruh Hali

İstifa haberiyle ortaya çıkan bu kargaşada, zaten bir adım bile atamadığımız bu uzun ince yolda, bir de kargaşanın oluşturduğu sis ile mücadele etmek durumunda kalıyoruz.

Mehmet Ali Aydınlar ve ekibi; 3 Temmuz’dan bugüne kadar olan zamanda, yaptıkları tek iş olan(iş de denebilirse tabii) ‘inkar’ ile istifa ediyor. Ve bu istifanın, Türk Futbolunu daha da kargaşaya soktuğu söyleniyor. Fakat atlanan bir nokta şu ki, Türk Futbolu’nu bu kargaşanın içine sürükleyen, TFF’nin kendisi. Süreç boyunca, tutumsuzluklar, oldu-bittiler ve karar almak yerine süreç uzatma hastalıklarıyla, bu olayın bir an önce sonuçlanmasını isteyenleri çileden çıkarmakla birlikte bugün çıkmaz gözüken yolun ortasında, duvara toslamadan önce arabadan atlayan başrol oyuncuları gibi arabadan kendilerini attılar…Gerçekten de rollerinin hakkını vererek sonlarını getirdiler.


Sürecin kronolojisini ve ya terminolojisini hatırlatma niyetinde değilim çünkü sayelerinde her şey dün gibi aklımızda. Bu yüzden gelinen bu noktada, iddia edilenin aksine, duvara doğru freni boşalmış halde hızla yaklaşan arabanın, duvara toslayacağını düşünmüyorum. Bu sürecin sonunda ülke içinde hangi hamle gelirse gelsin,  Avrupa ve ya Dünya futbol kamuoyu idareci tutumunu sergilemekten vazgeçmezse, yarının futbolu bugünden daha temiz olacak. Bugün oynandığını söylediğimiz spor toto süper ligdeki hatalar silsilesi, başında emir verenlere alışmış, yönetilmekten zevk alan adamların, başıboş kalmalarından dolayı ne yapacaklarını bilmemelerinden kaynaklanıyor. Eğer Türk Futbolu içerisindeki yükselişlerini gerçekten hak ederek, alınlarının teriyle gerçekleştirselerdi, bu sezon oynatılan oyun gerçek anlamda futbola benzerdi tiyatroya değil.

Görevi bırakan Aydınlar’ın veda mektubu ise kendisinin süreci yönetişi gibi tutarsızlıklarla dolu. Ve bu mektupta suçlu olarak UEFA gösteriliyor diyebiliriz. Aynı şekilde bu sabah gazetelere baktığımızda kimi manşetler, ”Fenerbahçe’nin boş yere Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmediğini” söylüyor… Yani bugün atılan manşetler hala zerre adım atamadığımızı gösteriyor. İddianame açıklandığında Trabzonspor’un 8 sayfasını didik didik edip yeterli bir mazeret bulamamasına karşı ,hala Trabzonspor’u manşetlerinde ve köşe yazılarında şüpheli gösteren kesim, Fenerbahçe hakkındaki 240 küsür sayfa iddia ve iddianın altında şüphelilerin birbirleriyle çelişki ifadelerini görmezden gelip ”Şampiyonlar Ligi’ne boş yere gönderilmediğini” söyleyebiliyor. İşte bu davranışın adını sırf reyting kaygısı olarak koyamazsınız. Bu davranış, aynı zamanda ahlaksızlığın da en büyük delilidir.

Kendi ahlak yapısını, çıkarcı fikirlerini ve taraflı tutumunu pişkin bir şekilde sırıtarak açıklanan gerek medya kurumları/kişileri, gerek TFF yetkilileri, gerek bazı kulüp yöneticileri; UEFA’nın kendi disiplin talimatnamesini uygulatma isteğine tepki gösterip, haksızlık yaptıklarını söylüyorlar. Yasayı değiştiren,talimatlarda esneklik isteyen kafa yapısı, UEFA’nın disiplin talimatnamesini uygulamasına tepki gösteriyor…240 küsür sayfada ondan fazla şike,şike teşebbüsü,teşvik faaliyetine rağmen Fenerbahçe’nin geçen seneki durumu hakkında ‘masum’ başlığı atabiliyorlar.

Bir davranışı kabul etmek için, o davranışa yol açan anlayışı kabul etmek, o anlayışa hak vermek gerekir. Eylemin sonucu kötü olsa bile davranışın niyeti, amacı önemlidir. Bu yüzden şike sürecinin başından beri, Türk Futbolu yerine Fenerbahçe temelinde çoğu kişinin çıkarını korumak amacıyla yapılanlar kabul edilemez. Fenerbahçe temelinde kişilerin çıkarını savunmayı, ”Türk Futbolunu kurtarmak” olarak adlandıranların niyetinde iyilik aranamaz. Bu yüzden eylemlerinin sonucunun pozitif ve ya negatif olması mühim değildir. Zaten süreci bu amaçla yöneten TFF, eyleminde de amacı gibi başarısız olmuş ve ruh hali bozulmuştur.

Bu sürecin uzadığı bir gerçek ve bence UEFA’nın ülkeye yaptırım uygulama ihtimali de önceki güne göre daha fazla. Ama sakız gibi uzatılmaya çalışılan bu sürecin sonunda, daha iyi bir oyun izleyeceğimiz umudu beni heyecanlandırıyor. Türk Futbolunun para ve değer kaybedeceği gerçeği de büyük ihtimal ama şu da unutulmamalı ki, Türk Futbolu para kaybettiğinde hayatı paranın yanında nefes almakla geçen parazitlerden de kurtulma şansına sahip… Yamuk ve bozuk temele oturtulan Türk Futbolunun yıkılması, yerine yenisini inşa edilemeyeceği manasına gelmez.

Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder